Sayın divan,
Türkiye Orman İşçileri Sendikasının 13. Olağan Genel Kuruluna katılan değerli işçi kardeşlerim, sevgili misafirler.
Hepinizi yönetim kurulu ve şahsım adına en derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar sizlere ülkemiz ve sendikamızla ilgili gelişmelerden kısaca bilgi vermek istiyorum. Arap ülkelerinde başlayan Arap baharı ülkelerin yönetimlerini bir şekilde değiştirmiştir. En son olarak ta komşumuz olan Suriye’de yönetime karşı muhalefet oluşmuş, uzun zamandan bu yana silahlı mücadele devam etmekte. Sınır komşumuz olması nedeniyle de taraf olan ülkemiz sıkıntılar yaşamakta. Yüzbinlerce mülteci ülkemiz sınırları içindedir ve bu nedenlerle ülkemiz içerisinde olaylar çıkmaktadır. Hatay cilvegözü ? sınır kapısında olduğu gibi buna müteakip siyasi iktidarların almış oldukları bu kararların istenildiği gibi uygulanamamasından dolayı sıkıntılar yaşanmakta. Hükümetin Kürt açılımı veya diğer bir deyimle daha fazla (ileri) demokrasi adı altında yapmak istedikleri inşallah ülkemizin daha zor duruma düşmesine neden olmaz.
En sonunda herkesin bildiği gibi gezi parkı olayları ülkemizde gerginliğe sebep olmuştur. Bilindiği gibi bu tür kriz dönemleri yalnızca ekonomik süreçleri değil toplumsal ve siyasal yapıları da derinden etkileyen dönemlerdir.
Piyasaların bu günkü işleyişinin ortaya çıkaracağı çarpık ve dengesiz sonuçlar bilinmeyen bir durum değildir. Bu güne kadar ideolojik olarak gözlerden gizlenmeye çalışılan bu durumdan. Kamunun stratejik yatırımlarda yer alması ekonomik gelişmenin planlı bir anlayışla yeniden düzenlenmesi eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi alanların toplumcu yaklaşımlarla örgütlenmesi bu krizden çıkabilmenin tek yoludur.
Avrupa Birliği normlarına göre üretimde üstün kalitenin yakalandığı yüksek büyüme döneminin sonuna gelmiş ve büyüme oranı bugün nerede ise yarı yarıya düşmüştür. İşsizlik sorunu en istikrarlı siyasi dönemde ekonomimiz yüksek büyüme hızını yakalamışken bile çözülememiştir.
Tarımda ortaya çıkan çözülme kentlerde milyonlarca işsizlerin yığılmasına neden olmuştur.
Enflasyon iki binli yılların öncesi ile karşılaştırıldığında düşmüş olmakla birlikte dünyanın en yüksek birkaç oranından biridir. Bu göstergelerin sonucu olarak gelir dağılımı olağan üstü bozulmuş durumdadır. Bu koşullarda ülkeyi yöneten siyasal iktidar, büyük bir sorumluluk altındadır.
Bu sorumluluk yalnızca ekonomik dengelerin olabildiğince düzene sokması sorumluluğu değildir. Bugün Türkiye’de iktidar olanlar toplumun karmaşık sorunlarına gerçek çözümler bulabilecek şekilde düşünmek ve davranmak zorundadırlar. Önümüzdeki dönemlerde giderek derinleşecek olan ekonomik sosyal ve siyasal kriz ortamında ülkemizi olabildiğince sağlıklı ve mümkün olabilen en az zararla çıkabilmesi için bir program oluşturmalı ve uygulamalıdır.
Özelleştirmeler durdurulmalı stratejik kurumlarda özelleştirmeler yeniden gözden geçirilerek gerekirse yeniden kamulaştırılmalıdır.
İş güvencesi işten çıkarılanların geri dönüşü sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Halkın yaygın kullanımına konu olan doğalgaz, elektrik ve enerji maddelerinin fiyatları dengede tutulmalıdır.
Yoksul ailelere yönelik olarak merkezi bütçeden yoksulluğu önleme fonu oluşturulmalıdır.
Bankaların tüketici kredisi ve kart harcamalarına denetim getirilmelidir. Borçların ödenmesinde yeniden yapılanmaya gidilmelidir. Tarım politikaları tarımdaki yoksulluğu önleyecek şekilde yeniden düzenlenmeli. İşsizlik ve yoksullukla mücadeleler için oluşturulan fonların yönetiminde çalışanları temsilen sendikalara da yer verilmelidir.
Asgari ücretten vergi alınmamalı. Çalışanlar, memur ve işçi emeklileri enflasyona ezdirilmemelidir.
Değerli Arkadaşlar;
Şimdi de sendikamızın son yıllarda yaşadığı bazı olayları ve devam eden davalar hakkındaki gelişmeleri kısaca arz edeceğim.
2004 yılının Temmuz ayından buyana sendikamız üzerinde inanılmaz baskılar uygulanmıştır. O günkü bakanlık üst düzey yetkililerinin, siyasilerin, Hak-iş ve yandaşlarının inanılmaz baskılarına rağmen bugün dimdik ayaktayız. Gelecekten de ümitliyiz. Mücadelemize devam ediyoruz bu mücadelede bir avuç kalmamıza rağmen inancını kaybetmeyen bu güne kadar tüm olumsuzluklara göğüs geren sendikasına sahip çıkan ve bizlere destek veren siz değerli işçi kardeşlerimize çok teşekkür ediyor saygı ve minnetlerimi sunuyorum.
Hepinizin de bildiği gibi sendika olarak sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz ama içimiz rahat biliyoruz ki biz Türkiye Orman İşçileri sendikası olarak haklıyız. Her şeyden önce şunu söylemek istiyorum son 9 yıldır yaşadıklarımız bize çok şey öğretti. Bu süreçte kimin dost, kimin düşman olduğunu, kimin orman işçisi için çalışmaya gönüllü olduğunu, kimin ise ufak menfaatleri için bu mücadeleyi ve Orman İşçisini sattığını görme fırsatını bulduk.
Değerli arkadaşlar;
Hepinizin de bildiği gibi karşımızdaki sendikanın kuruluşundaki hukuksuzluklar hakkında kurulduğu günden itibaren yani 2003 yılının Temmuz ayından bugüne kadar devam eden bu süreçte 6. İş mahkemesi Tarım Orman iş sendikasını kapatma kararı verdi. Davayı bunların üyesi ve sendikanın deneticisi Vahdet Aslanoğlu ve Nebahat Ulusu açmıştı. Mahkemenin kapatma kararını bu tür davaları şahıslar açamaz Çalışma Bakanlığı veya Valilik açması gerekirdi gerekçesi ile Yargıtay bozdu. Bu bozmaya göre 6. İş Mahkemesi burada usulsüzlüğü ve kanunsuzluğu gören herkes bu davayı açabilir gerekçesi ile kararında direndi. Hukuk genel kuruluna gitti burasıda Yargıtay’ın kararına uydu.
Bu arada Orman İş Sendikası olarak Valilik ve Çalışma Bakanlığına yaptığımız yazışmalar sonucu aynı konuda Ankara Valiliği dava açtı. 13. İş Mahkemesinde devam eden bu dava sonucunda da 08.04.2008 tarihinde mahkeme kapatma kararı verdi karşı sendika temyiz etti. Karar Yargıtay da iken hepinizin de bildiği gibi bunlar peyzaj iş kolunda bir gün veya iki gün işbaşı yaptırdıkları 14 kişiye şuan mevcut olan Öz Orman İş Sendikasını kurdurdular. Mahkeme kararından 7 gün sonra 15.Nisan.2008 tarihinde 03-04.Mayıs.2008 tarihinde de Tarım Orman İş Sendikasını kapattılar. Sendika yine usulsüz 01 nolu işkolunda olmayan yeni şahıslarca kurulan sendikaya iltihak ettiler. Yargıtay’a böyle bir sendika yok olmayan sendikayı kapatamazsınız diyerek itiraz ettiler. Yargıtay da kararı bozarak 13. İş Mahkemesine bunlar mahkeme kararından sonramı birleştiler araştırarak yeniden hüküm kur diyerek bozdu.
Bu süreç 1 yıldan fazla sürdü 13. İş Mahkemesi tekrar araştırdıktan sonra yine bunların mahkeme kararından sonra sendika kurduklarını mahkemenin kararını boşa çıkartmak için yapıldığını iyi niyetli olmadıklarını belirterek yeniden kapatma kararı aldı. Yine aynı Yargıtay sudan bir bahane ile bunlara süre vermek gerekirdi eksikliklerini tamamlamak için süre vermediğiniz için kapatamazsınız diyerek mahkemenin kararını yeniden bozdu.
Biz bildiğiniz gibi bu sahtekarlarla mücadelemize devam ettik peyzaj işkolunun 01 nolu olmadığını 10.09.2008 yılında açtığımız dava 11.09.2012 yılında yani 4 yıl bir gün sonunda mahkeme karar verdi. Yine bunların 01 nolu işkolunda olmadığını Çalışma Bakanlığındaki sicillerinin silinmesine karar verdi ama yine hepinizin de bildiği gibi Sendikalar Kanununu değiştirerek sendika kurucularının kurdukları işkolunda çalışma zorunluluğunu kaldırdılar. Sadece fiilen çalışır olması yeterli diyerek sırf bu insanlar için mecliste kanun değişti. Yargıda da bunu gerekçe göstererek mahkemenin kararını bozdu. Yani 4 yıl gibi bir süre usulsüz bir şekilde kurulduğu mahkeme kararınca da sabit olan bu sendika sözleşme yaptı aidat aldı ve bu mevcut yargı sistemi de bunlara herhangi bir yaptırım uygulamadı.
Değerli arkadaşlar istediklerini elde etmek için her yolu kendileri için mubah sayan bu çarpık zihniyetle mücadelemiz 9. Yıldan bu yana devam etmektedir. Sizleri sıktığımı biliyorum ama yine yargı ile ilgili diğer gelişmelerden de kısa olarak bahsetmeye çalışacağım. Çoğumuzun da bildiği gibi sözleşme yetkisini karşı sendika alınca bizim üyelerimizin mağdur olmamaları için Hak-İş’e bağlı bu sendikaya gidin dediğimiz 7 bin civarındaki işçi arkadaşlar karşı sendikanın üyesi olmalarına rağmen Toplu İş Sözleşmesinden yararlandırmadılar 51 yevmiye bağış yapmaları halinde T.İ.S den yararlanabileceklerini söylediler. Bize gönül vermiş arkadaşların 51 yevmiye bağış yapmadan T.İ.S fark alacakları ile ilgili açtığımız 5 kişi adına pilot davayı kazandık buna müteakip 300 civarında arkadaşlarımızda vekalet göndererek davalarının açılmasını istediler.
Biz bu davaları açtık Orman Genel Müdürlüğü ve karşı sendikanın avukatları birleşerek mevcut siyasileri de arkalarına alarak Yargıtay’ın 5 üyesi tarafından onanmış olan bu kararı maddi hata var diyerek itiraz ettiler ve aynı beş kişi Yargıtay üyeleri bu kararı bozdu. Sendika olarak bizim yaptığımız mahkeme masrafları ve bilirkişi ücretleri boşa gittiği gibi bu arkadaşlarımız da 1.100.- TL vekalet ücreti ödemek zorunda kaldılar. Yargıya güvenmenin cezasını hep birlikte çektik.
Buna müteakip biz mücadelemize devam ettik işçilerin geriye dönük alacağı gerekçesi ile işe giriş tarihinden itibaren dava tarihine kadar ücretlerinin hesaplanmasını ve son beş yılın geriye doğru farklarının ödenmesi davalarını açtık 1.600 kişi civarında bunların 500 civarındakilerinin davasını kazandık. Ücretlerini aldık. Hak sahiplerine dağıttık. Ücretlerini yukarı çektirdik.
Buna göre, Öz Orman İş Sendikası, Orman Bakanlığı ve Tühis ile anlaşarak T.İ.S geçici beşinci maddesi: hüküm koyarak çeşitli nedenlerle yevmiyesi olması gerekenin altında hesaplanmış olan işçilerden dava açanların davalarını çekmeleri dava açmamış olan işçilerin ise geriye yönelik herhangi bir fark ödememek kaydı ile olması gereken yevmiyeleri tespit edilecektir diye madde koymalarına rağmen 3 yıla yakın zamandan beri herhangi bir işlem yapılmamıştır bizim davaların kazanılması sonucu en az üç beş defa Genel Müdürlük hesaplamalar yaptırdı. Bazılarında işçi alacakları çok çıktı sonradan yapılan hesaplamalarda da işçiyi borçlu çıkarttılar bunu da uygulayamadılar şimdi bu konuda yeniden komisyon kurarak bir yol bulmaya çalışıyorlar. Neden biz onların üyesi olmasına rağmen bu davaları açıp kazanıyoruz?
Öz Orman iş Sendikasının bu konuda açmış olduğu bir tane dava olmadığı gibi bizim açtığımız bu davalara da Orman Genel Müdürlüğü ile birlikte işçinin bu paraları alamamaları için duruşmalara müdahil olma müracaatları var.
Yine son dönemlerde yani 2012 yılı sonu itibarı ile Yargıtay da ki davalar sonuçlanır mahkemedeki davalarda çok az bir bölümü kalır diye hesap yaparken, sendika ve genel müdürlük yetkilileri ile Yargıtay’la görüşülerek Orman iş ’in açtığı davalarda karar vermekte acele etmeyin diyerek Mahkeme Hakimlerine 9. Hukuk daire başkanı adliyeye giderek talimat veriyor. Bu durum hiçbir hukuk devletinde kabullenilecek bir olay değildir. Sendikamız avukatları bu konuları daire başkanı ile konuşmaya gittiğinde de inkar etmiş fakat daha sonra iş mahkemesi hakimlerine benim bu söylediklerimi Orman İş Sendikası avukatlarına kim sızdırdı diyerek sitem etmiştir.
Davalar bilirkişilere gitmiş burada hesaplamalar yapılmış biz buna göre ıslahlarını yapmışız artık karar verilmesi gerekirken hakimler karar vermiyor duruşmaları 4-5 ay gibi uzun süre ile geriye atıyor Yargıtay’dan kararlar çıkmıyor yeni yeni kararlar çıkıyor. Bunlarda sudan bahane ile Yüce Yargıtay’ca bozuluyor gerekçe ne bunlar geçmişte mevsimlik işçi idi. Bunlara kıdem terfi verilmemesi gerekirken kıdem terfi verilmiş bunları çıkartarak yeniden hesaplama yapılması için bozuluyor.
Ne acıdır ki bu bozmaların içinde hiç kıdem terfi hesaplaması olmayanlarda bozuluyor bunlar içinde itiraz ettik. Yargıtay dan mürafalı yani duruşmalı talep ettik. Aynı şekilde içinde kadrolu işçiler var bunlar içinde aynı kararla bozulmalar var. Halbuki hesaplamalarda T.İ.S. 180 gününü dolduranlara kıdem terfi verilir denilmesine ve bilirkişiler de öyle hesaplamasına rağmen yargıda maalesef bu tür kararlar çıkmakta. Başta işçi arkadaşlarımız ve bizlerde mağdur edilmekteyiz.
Değerli arkadaşlar;
Mümkün olduğunca özetleyerek ve kısaca anlatmaya çalıştığım yargı ile ilgili bu durumun takdirini sizlere bırakıyorum. Karşımızdaki sendikada sırtını siyasi iktidara dayamıştır. Bu sayede bir yerlere gelenler işçi iradesi ile gidecek ve yok olacaklardır. Bu tip sendikalara genelde sarı sendika denir ve bunlar işverenlerin emir ve talimatları dışına hiçbir zaman çıkamazlar bugün iktidardaki partiye teslim olan yarın bunun hesabını verir bedelini öder.
İktidara yakın olduğu ve bu nedenle işçilerin sorunlarını daha kolay çözeceğini söyleyen bu sendikanın mevsimlik işçilerin kadroları için hiçbir uğraşısı yok. Sadece gazetelerinde yazarak uğraşıyormuş gibi yapıyorlar bu konu ile ilgili arayan işçileri muhatap bile almıyorlar. Aynı zamanda belediyeden gelen işçilerin durumuda aynı şekilde. Bizim tüm bu işçi arkadaşlarımızla irtibatımız devam etmektedir. Hepimizinde bilgiği gibi T.İ.S imzalandı 1. Yıl ilk altı ay %4, 2ci 6 ayda % 4. ikinci yıl %3 - %3 değerli arkadaşlar bu ücret zamları ile ilk 6 ay zammı sendikanın aidatlarına gidiyor. İkinci 6 ay ücret zamlarıda vergi dilimine giriyor. Peki işçiye ne veriliyor herhangi bir şey yok. 10 yıldır iktidarda işçinin durumu; 2004 yılında memurlarla işçiler aynı ücreti alıyorlardı. Hatta daha fazla alan işçiler vardı. Şuan en yüksek ücret alan işçi, memurların en alt kademesindeki memurdan daha düşük maaş almaktadır.
Değerli arkadaşlar bunlar yapamadı siz nasıl yapacaksınız derseniz. Biz bildiğiniz gibi dava açtık işçilerin ücretlerini yukarı çektik. Bu sistemi skala yaparak uygulamaya sokacağız. Dava açmadan çalıştığı yıla, kadro ünvanına göre ücretlerini belirleyeceğiz. Bizim buradan Öz Orman iş Sendikasına da bir çağrımız var. Orman genel müdürlüğü ile birlikte davalarda karşı çıkacaklarına bu sistemi yani skala uygulamasını getirsinler işçilerde rahat etsin.
Bu sarı sendika ile beraber hareket eden işçilerimiz Orman Genel Müdürlüğü çalışanları Orman ve Su İşleri Bakanlığında ikinci sınıf insan durumuna düşmüşlerdir. Orada da iktidara yakın olduğunu iddia eden yandaş sendikaya üye olmayanların atamaları ve tayinleri yapılmamakta. Atama ve tayinleri de bu sendika yapmaktadır. Baskılarla kurum çalışanları sindirilmiş aynı zamanda kurumun taşınmaz malları satılmış ve diğer kurumlara devir edilmiştir. Eğitim ve sosyal tesisler elden çıkarılmış. Söğüt özündeki arsalar satılmış taş bina elden çıkarılmış, Atatürk Orman Çiftliğinin bir parçası olan Gazi Yerleşkesi Başbakanlık binası olarak verilmiş. Orman Genel Müdürlüğü buradan çıkartılarak halen kiralık binalarda oturmaktadır.
( Başbakanlığa tahsis edilen araziye karşılık TOKİ ile yapılan protokol uyarınca Orman Genel Müdürlüğü idari binaları, hizmet evleri, sosyal tesislerinin yapımı ile ilgili yeterli bir çalışmanın yapıldığını da görmüyoruz.)
Değerli arkadaşlar;
Sözlerime son vermeden önemli bir konuya da açıklık getirmek istiyorum. Türkiye Orman İşçileri Sendikası olarak biz sendikacılığın maddiyat olmadan da yapılacağını bu uzun süreçte ispatlamış bulunmaktayız. Bu nedenle sendika aidatlarını % 50 ye yarım yevmiyeye düşürdük. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na da bu şeklide tüzüğümüzü gönderdik. Bugün burada da genel kurulda sizler bunu onaylayarak hayata geçireceğiz hayırlı uğurlu olsun.
Birde Öz Orman iş Sendikasının yetkisine neden itiraz ettik bununla da ilgili sizlere kısaca bilgi vermek istiyorum.
1- Orman iş Sendikasının 2013 yılı Ocak istatistiklerinde 724 üye gözüküyor. 2013 Temmuz istatistiklerinde 182 olarak ilan ediliyor. Bu süre içerisinde bize hiç istifa gelmedi. Sendikamıza üye olan olmasına rağmen bu sayı nasıl oluyor da düşüyor demek ki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı istatistikleri yeni sistemde bile sağlıklı değil. Tarım Orman İş’e mahkeme yetki verirken bizim 4102 üyemizin olduğunu karşı sendikanın ise 18 bin, Birlik Orman iş Sendikasının 10 bin küsür peki 4102 kişiden o tarihten itibaren kaç kişi istifa etti. Emekli olan ayrılan veya öldü de mi bizim üyemiz 724 kişiye düştü bunu soruyoruz.
2- Hepinizin de bildiği gibi Öz Orman iş Sendikası 01 nolu işkolunda olmadığından 17 nolu işkolunda olduğundan mahkeme Çalışma Bakanlığındaki kayıtlarının silinmesine karar verdi. Bu durumda o günkü Yasalara göre geçerli olmayan sendika nasıl T.İ.S yapıyor, üye kayıt yapıyor bunu sorduk.
3- Orman Genel Müdürlüğünde çalışan işçilere dava açar iken Orman Bakanlığı işçisi diye dava açılmış. Mahkeme yanlış dava açtınız bu işçiler Orman Genel Müdürlüğünde çalışıyor. Siz bakanlık olarak açmışsınız tüzel kişilikleri farklı diye mahkeme davayı red etti. Bizde Yargıtay’a itiraz ettik bunlarda yanı bakanlıkta bunlarında Toplu İş Sözleşmeleri aynı, ayrı ayrı değil bu nedenle davanın devamını istedik ama Yargıtay’da buralar ayrı ayrı tüzel kişiliktir bu nedenle davalar yanlış açılmıştır diye red etti.
Bizde şimdi diyoruz ki madem buralar ayrı ayrı tüzel kişilik yetkiyi de ayrı ayrı verin. Niye iki ayrı tüzel kişiliğe tek yetki veriyorsunuz diyerek itirazda bulunduk. 20 Eylül de duruşması var. Duruşmadaki gelişmelere göre nasıl hareket edeceğimizi belirleyip sizlere bildireceğiz.
Değerli arkadaşlar;
Sizlerde işçinin içindeki insanlarsınız, şuan karşı sendikadaki çoğu işçi arkadaşlar istifa edip yuvaya dönmek istiyorlar ama biz şimdilik bekleyin diyoruz. Niye T.İ.S sonuçlansın ve mahkemenin sonucunu görelim vede en önemlisi sendikaya üyelik ve istifalarda 07 Kasım 2013 tarihinde Noter zorunluluğu kalkıyor. Sendikadan istifa 160 TL, üyelik ise 60 TL bunu sendika olarak bizim karşılamamız mümkün değil, sizlere de bu kadar parayı öde bize gel demek gerçekten bize zor geliyor. Bu nedenledir ki 7 Kasım tarihini bekleyelim e-devlet sistemi üzerinden istifa ve üyelikler yürürlüğe girsin. Bu sistemin bir avantajı da işyerinde işverenden izin almadan, notere gitmeden yapılabilmesi.
Değerli arkadaşlar ne yazık ki bu yetkiye bize niye itiraz ettiniz işçiyi mağdur ediyorsunuz diyenler yetki davasının duruşmasına bile katılmamışlardır. Bunlar her konuda olduğu gibi bu konuda da samimi olmadıklarının bir göstergesidir.
Şuanda da Türkiye Orman İşçileri Sendikasının mücadelesi sizlerin büyük katkıları ile sürmekte ve sürmeye de devam edecektir.
Bizler bu mücadeleyi verirken en temel harcamalarımızda bile büyük kısıtlamalara gittik. Sendikamızın bazı bina ve sosyal tesislerini elden çıkarttık, personel sayımızı çok aza indirdik.
Sendikamızın aidat geliri olmaması sebebi ile geçmiş yılların birikimi ve Türk İş Konfederasyonunun da katkıları ile çok daha güçlü bir biçimde dayanışma ve birlik içinde hareket ederek mücadelemizi sürdürüyoruz.
Değerli arkadaşlar biz Türkiye Orman İşçileri Sendikası olarak kendimizden söz etmek istemiyoruz burada bulunanlar Orman İş Sendikası olarak bizim yaptıklarımızı çok iyi biliyorlar. Malumunuz bir zamanlar sanayii kesimi asgari ücreti ayrı, tarım ve orman kesimi asgari ücreti ayrı belirleniyor idi. Bunun kaldırılmasını sendika olarak bizler sağladık. Tarım ve ormancılık iş kolunda çalışanlar işçi bile sayılmıyorlardı İş Yasası kapsamına alınmalarını yine bizler sağladık. 2005 yılında bakanlık bünyesindeki 5520 üyemiz önce kapsam dışında idi. Verilen mücadele sonucu bunları da dahil ettirdik daha sonra koalisyon hükümetleri döneminde işçilerimizin tamamına kadro verilmesi için verilen mücadelede bazı partilerin kararnamede imzası eksik olduğu için kadro verilmeden hükümetler değişti ama 2007 yılında verilen kadrolarda bu altyapının sonucunda verilmiştir. |